23 Mart 2016 Çarşamba

Günaydın yazı, günaydın ben.
Ensemin uyuşukluğu bedenimi ele geçirmeye başlıyor. Her gün aynı saatte aynı şarkılar hala çalıyor radyoda. Ellerimle duvarını boyadığım odada bir adam uyuyor, her şeyden farklı. Ayaklarım yorgun yüksek topuktan, kedim gece delirmesinde karanlığa bulaşıyor tüyleriyle uyumlu, kara. Kış az uğradı şehre bu yıl, bombaların yangınlarında ısınmaktan kar yağmadı şehre. Böylesini istememiştim oysa ki…
Her an yok olmaya hazırlıyorum (z) ruhumu. Hangi canlıda var olacağımı düşünmekten deliriyor yine beynim.. Ağaçlar seçiyorum şehrin en sevdiğim sokaklarında. Ağaçlar da ölür mü bombalarla?
Bir ben kalacakmışım korkusuyla yaşamaya çalışıyorum lanet Mart’ı.
Huzur biriktirdim koynumda, sarılıp uyuyorum iki haftadır. Nefes alışlarımızı denkleştiyorum (z) çaktırmadan. Ölürsek eğer aynı nefesle devam edeceğiz büyümeye..
Peki ya Elvis olmasaydı kim söyleyecekti aşk şarkılarımı?

İyi geceler yazı, iyi geceler ben ve iyi geceler kedi.