27 Ekim 2012 Cumartesi

Ekim sonu,yine...

İki tahta arasında sıkışmış kıçıma yaslanmış kuçu kuçum...Sığmaya çalışıyoruz mutfak köşesinde bi yerlere...Aylardan Ekim mevsim belli..Yapraklar yine yolumun üstünde,defterimin arasında..Kulağımdaki melodi aynı...Gidip gidip döndüğüm şehirde yaşamaya dair çok şey var artık.."Yani,öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı.."
Uyuyacak kadar çok tüketmedim alkolü (henüz).Çubuk krakerle içme fikrini ortaya çıkaralı kaç yıl oldu onu düşünüyorum...

20 Eylül 2012 Perşembe

Eylül Yirmi

Yüzüme yerleşmeye başlayan yaşlılık ifadeleri umurumda değil ..Sigaramı küllüğe yetiştirme derdindeyim bu gece,başka derdim yok.Yılın her zamanki şarkısını değiştirdim bugün..Eylül bencilliğimden de vazgeçtim bu yıl,bencilliğim çürüdü..
Yağmur yağdı şehrime,yağmurluk şarkılarımı duyarak tepki verdi bulutlarım bugün..Yağmur yağdı,rüzgar esti,yapraklar düştü yine ayak uçlarıma,toprak koktu..Yaşlandım ben yine..Yapraklarla,rüzgarla,şarkılarla....
Hani Bazen

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Pinokyo'dur yaşam..Eli kırık,ağzı küçük,gözü kara,burnu büyük...

7 Ağustos 2012 Salı

....

Ayrılık noktasında başlar her şey..Ağız alışkanlığından "Görüşürüz" dersin..Birkaç adım attıktan sonra yüzünü çevirip bakmaya yüzün yoktur..Gidersin öylece...
Dolunayı iki geçe uçuşuyor kıvırcık saç telleri..Ayrılırken el sallama adetini,yanak yanağa verip "Görüşürüz" deme eylemlerini bırakalı çok oldu.Ten değişimi ruhumu etkilemiş olacak ki kıyafetlerimin bedenime etkisi yedi yıl öncesi..Bana seslenen şehirlere özlemlerim var,anılı-anısız..Oyun parklarındaki salıncaklara sığmıyorum artık..Şehirler kabul eder mi beni,yirmi beş yıl önceki gibi..Gideceğim doğduğum gün,doğduğum şehre geri...

30 Haziran 2012 Cumartesi

Yine

Gün yine bana doğarken sabah esintisi vuruyor yüzüme..Kuşların konuşmaları ağır geliyor beynime...Belki daha iyi uyumak için yakıyorum doğacak güneşe doğru bir sigara daha,yine ve yine...Sözler geliveriyor gözlerime,ruhumu bilen kadın ses ediyor içime:
"Başka zamanın insanlarıyız diyoruz ya simge biz sadece kirletilmemiş şeyleri arıyoruz.Arkadaşlıkta,aşkta,her şeyde insanca olanı..Biri bize "Seni seviyorum" dediğinde ona inanmayı,güvenmeyi  mesela..İyi kadınlarız biz,ne olursa olsun.İnanmak istiyoruz insanlara.Safça güvenmek..Ama hep hüsran.Masumiyetimiz güvenimiz ile birlikte yitiyor."
Cevap veriyorum:
"Benim canımın acısını anlatma bana..Susturmaya çalışıyorum beynimi.Kapattım kulağımı,gözümü,kalbimi..Susup iyi şeyler düşünelim mi?"

10 Haziran 2012 Pazar

Bi Kaç 100

Çok sinirlenip bir şey yapamamış gibi, çenen gerilir,titrer..Ellerinde az uyuşmayla sigara içmeye çalışırsın,sakinleşmektir niyetin..İlk soldan gelir sonra sağa geçer hafif tuzlu sıvılar.Alışkanlıktan mıdır bilmem..
Günü kapattığın şarkı kulağında,utanma halini yansıtacak ayna arkandadır köhne bir köşede.Çoğuna şahittir içecekler.Günlere dağıtırsak sıvı yoksunluğundan ölüm yakındır..
İçeceklerle konuşacak,ağlayacak kadar aciziz(m).

25 Mayıs 2012 Cuma

365 gün 6 saat X 2

Başka mekanların fıstıklarını başka mekanın fıstık kaplarına kattığım bir gündü.Eski sevgili buluşması gibi elimi ayağımı nereye koyacağımı bulamadığım,gözlerimi ne tarafa baktıracağımı kestiremediğim,muhabbete nereden başlasam içimdeki burukluğu belli etmez diye düşündüğüm bir gündü..
Ne desen,ne desem geçmeyecek olan koskoca iki yıl vardı yaşanmışlıklarımızda...


12 Mayıs 2012 Cumartesi

Köşe

Şehirlerin  ayrılık köşeleri vardır..Orada ayrılır bütün çiftler,birbirinden habersiz, farklı zamanlarda...Yaşarken anlamsızdır köşeler,dikkat çekmez..Çok sonradan, tesadüfen geçerken fark edilir köşelerin varlıkları..Vardır her şehrin ayrılık köşesi..Ağaç altı,duvar dibi,park bankı,heykel yanı,merdiven başı,çöp kenarı,metro durağı...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Uzun Uzun Anlatırım Herşeyi

Rahatlığın battığı yolculuklar vardır.Birden bire gelir rahatsızlık,çıkamazsın içinden...İkram edilen kahveler,kekler,müzikler yaramaz işe.Uzun zaman sonra yine yolculuk sıkışmasındayım..
Üç dört ayda bir şehrimi terketme nedenimi araştıracağım..
Tek başıma,tek koltukta defter arası saklanılacak anıların üstünde yazarak geçiyorum kilometreleri.
Hava Ankara'ya dönüyor..Palmiyerler yerini kavaklara bıraktı.Bende yine korkular (üstgeçitlere çakılır mı otobüs?)
Kimseye yaranamadım ben,kimse de bana yaranamadı zaten.Uğraşsaydım belki olurdu.Uğraşmadım,durdum öylece,olduğum gibi yapıp yürüdüm bazen,geldimde çoğu zaman sonra gittim ama...Yaranmaya çalışanları tersledim hep.Nedensiz nefret çıktı içimden.Hala "nefret" tanımsızdır aslında lugatımda..
Dostlar "yapma" der,ben yaparım.Durmak bana göre değil,durursam ölecekmişim gibi..
Nefes alışımı kolaylaştırmam lazımdır o anlarda...Çıkıp bir yerlere gitsem veya birini görsem tutulan nefesim geri gelir...
Gidip geri döndüğümde çoktur ya;işte o zamanlarda bir fazla içmişimdir hep..
Bu kaçış iyi oldu canıma.Fazla günlü,az kıyafetli,az çoraplı..
Duracağım yeri de buldum..Kime ne diyeceğimi,kimi ne kadar umursamam gerektiğini...Siktr ettim gördüklerimi,şahısları,kötüleri...
Ağaçları izleyip ödüllendiriyorum kendimi...  DŞ:Alışamadım 
 2.5.12 İstanbul-Ankara yolu

Bir İstanbul Hatırası

Yer yatağı özlemindeymiş ruhum..Tek görünen çift kafalık yastığımın altında anahtar..Uyumayı bekliyor kahverengilerim..Algılarımı kapattım;görmüyorum artık işaretleri..Gözüme,kulağıma denk getirmedikleri sürece..
Aşklı konuşmalar kapı ardında,oda içi mutfak karşımda..Sessizce duruyorum yer yatağında..
Derin maviliğe attığım anılarım var bugün.Yanan garın az ötesinde..Kimseye çaktırmadan yaşayıp sonrasında attığım anılar..Çiçekler,kitaplar,kırmızı koltuk,tahta masa,sarı sandalye,kırık pirinçle yapılmış pilav....
Karanlıkta ceketler insan gibi..Nisan sonu Mayıs başı uyumamı bekliyor yer yatağı.

12 Nisan 2012 Perşembe

Nisan'ın Son Dolunayı

İnanmadığı işaretler tepemizdeyken adam konuştu,ben sustum..Kedi sevdik sonra sessizce beyaz beyaz..Adam sustu,ben sustum..Susuştuk bir süre,sigara içtik sonra...Kapı aralığından gelen müzikle uyuduk ayrı gayrı..Ben geldim,o gitti..O gitti,ben geldim...Gidip geldik bir süre aynı odada rastlaştık sonra;sabahın bana erken ona geç vaktinde..Uyku sersemliğinde bir kaç kelamdan sonra papuçlar giyildi...Kapı önü vedalaşmasının ardından bakmadan kıça doğru yürüdük mecburi gidilecek yerlere...

6 Nisan 2012 Cuma

Nisan Dolunayı

Müsait bir yerde inecekler bilir ruh halimi;ön koltuk,arka koltuk,ayakta bekleyenler..Diş gıcırdatmalarımı normal algılayıp inecekleri yeri beklerler..
Boğazıma dolanır şehrin gizli yağmuru..Sokaklarda,dolmuş yollarında,orada,burada....
Bir simitle dolan mideme inat içerim yasaklı içeceklerden (veresiye kabul yerlerde)..kaç sigara tükettiğim hesabını yapmam,yapmalı mıydım ?
Baharın gelmesine aldırmıyor el çatlamalarım..Bahar'a alışmak Kış'a alışmaktan daha zor..Açan tomurcuklar bana göre değil,anladım...Kış vaktine yakın tanıdığım insanlarda...Anladım!

30 Mart 2012 Cuma

Mart sonu Nisan başı

Dost gider varolmak istediği şehre,elinde kaktüsle...Karlar yağar bahar başı şehre,çiçekler tomurcuk açar aldırmadan beyaza...Kafa iyiliğinden anlaşılan dilde şarkılar dinlenir yüksek sesli...Köpekçik yatar pencere önünde,karşında balık kuyrukları dans eder...
İleri alınan saatler yine çare değildir uykusuzluğa,devam edersin alışmaya çalışmaya...
Saçlarımı özgür bıraktım,perde arasından sızan rüzgarla sevişsin diye..
Zamanları tutturma çabasında geçip gidiyorum aynı caddelerde,ağaçlar arasında,sokak kenarlarında...
İtiraf:: Mart ayını sevmedim hiç.

18 Mart 2012 Pazar

Hep Sonbaharda Gelir Aklım Başıma

Yıkılmış bir bina görürsün.."Burada daha önce ne vardı?" diye düşünürsün,bulamazsın ya hani ,işte onun gibi bi ruh halim var..Aynı odada, faklı vücutların göbeklerinin iniş çıkışlarını dinliyorum...Sigara paketinin üstündeki ikazlar aynı..Hepsinin sonucu belli "Ölüm"..
Hakkını kaybetme kavramını düşünüyorum bugün..Kaybettim mi gerçekten? Kime göre peki ? Mühim olan benim düşüncelerim değil mi? Eeee?
Paylaştıkların farklıdır hep..Saça,göze,makyaja,kulağa,ele,dişe,kıyafete göre değişmez ; ruha,anadır hep sözlerin..
Anlayanlar çıkar..Anlamış gibi yapıp anlamayanlar fenadır..Ama en fenası anlatmadığın halde ahkam kesenlerdir..Şaçma salak hallere büründürüp seni konuşur,atar,tutar..Anlatmaya gerek yoktur artık,anlatsan da hükmün belli nasılsa...Karışımına konulmuştur tarçın,havuç,şeker,un,yağ,kabartma tozu,yumurta; karman çorman edilip fırına verilip yenilmişsindir bittiğinden haberin yoktur bile...Çok fena çok....
 DŞ: Dinlenilen Şarkı

9 Mart 2012 Cuma

"An"

Bu şehre yağmur yağdı ben ıslandım..Elimi uzattım penceremden,masmavi saç tellerimden boyalar aktı omuzlarıma,sigaram ıslandı...Ben,ağaçlar,toprak,sigaram ıslandık...tırnaklarım yeşil,ustum kara...bugun vucuduma gırmedı alkol,sakınceyım..Yuzumu kapladım yıne,ellerımle gozlerımı ovusturuyorum,uykum yok,vakıt gec,karnım ac...odama gırıyor seslerle ruzgar...Yenı asklar varoluyor etrafımda ben sadece gozlerımı yumup dınlıyorum..
Benle olan benle kalıyor hep..

24 Şubat 2012 Cuma

İlham Kaybı

Kötüdür gün,kış vakti görsende güneşi kötüdür.Giydiğin kıyafet sıkmıştır bedenini, papuçların üşütmüştür ayaklarını..kötüdür işte açıklanamaz onla bunla.Nefes alamaz hale gelirsin,ne kadar atıversende kendini sokaklara geçmez..Şehrin sığınaklarına doğru yürür bedenin,bi sigaralık,bi çaylık ve pamuk şekerlik.İşaretler beklersin günün kalan kısmının iyi geçmesini için..Anılar dökülür her bir adımında,dilinde bir şarkıyla.Yanlışlıkla çarptığın insanları umursamadan yürürsün şehrin sığınağına...Her ağaçta bir anı ve sana bakan yüzler bekler bilirsin.Ezberindedir herbirşey.Her zamanki banka oturup her zamanki büfeden aldığın pamuk şekerini yemeğe başlarsın..Köpekler geçer ayak ucundan,çocuk gülüşmeleri gelir parktan.Şanslıysan su sesi gelir minikcik birikintiden.Yüzler saklıdır ağaçlarda,kimse bilmez.

12 Şubat 2012 Pazar

Bir az bira

Yattığım yerleri şaşmayalı uzun zaman oluyor.Şaşırma isteğimi yatağımın karşısında duran çekyatla gidereceğim...Aylar sonra on dört saat uyumanın verdiği boşvermişlikle çekeceğim mavi kılıflı yorganı üzerime..
Sol yanımı sevemedim hiç..Hep sorun çıkarttı bana,ayaktan başa...Sevemedim...Beceremedim hiç soluma söz geçirmeyi..Ne ayağıma,ne bacağıma,ne omzuma ne de......Sol elimin tırnaklarından aldım hep hırsımı,hepsini parçaladım...


Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?
Cheshire Kedisi: Nereye gitmen konusunda iyi bir anlaşamaya bağlı bu.
Alice: Neresi olduğunun önemi yok!
Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.
Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.
Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen.

7 Şubat 2012 Salı

Şubat Sanrısı

Hayatımın bir dakikası yine sanrı esiri...Yürüyüp bakmam on saniye...O on saniye içinde nereye gittiği hakkında hiçbir fikrim yok...Hiç bir şey yok!!! On saniyede gidilecek kaldırımlar belli ...Ya rüzgar aldı sanrımı ya da mavi bir kuş olup uçtu,on saniyede..1 2 3 4 5 6 7 8 9 10...Korkuyorum.

2 Şubat 2012 Perşembe

Dolmuş Camının Buğusundaki Kız



  Tesadüftür ya hep üst üstte gelen,öyle günlerden biriydi bir kaç gün evvel.Tüm tesadüfleri yaşadığımı düşünürken sinemanın 8.salonu çıktı karşıma..."Tamam,artık bu son noktadır."deyip filmi izleyip sinemadan çıktım.Buzla kaplı kaldırımlarda düşmeden yürümeyi becerip dolmuşa bindim.Yolun solunu gösterecek tarafa oturup buğulanan camın arasından dışarıyı izliyordum.Birden karşıma bu kız çıktı..Üşenmedim,çizdim.Adını da "Tesadüf"  koydum..