4 Ocak 2011 Salı

SON VEDA

Hüzünlenir önce tanrı,hüznunu yapraklara salar.Buyumeyı beklemeden dokuluverır yapraklar tanrının huznunü;sonbahar gelıverınce.Huzun o kadar derındır kı sarar camurdan yaratılanlarıda.vurur  kendını sokaklara ınsankızı,yaratanın doktugu yapraklar eslıgınde yurur huznune care bulmak ıcın sarı yollarda…
Bir kapı gorur  yaratılan.Duyulan renklı muzıkler care olur dıye gırer kapıdan ıcerı.Bakınıverır etrafına ve oturur bır sandalyeye.”Ne ıcersınız” sorusuna cevap olarak hep sıgındıgının ısmını verırken eskı dosta ”Gel” der.Huzunlerının kaynagını anlatırken gelen eskı dosta,gozunden suzulur hafıf tuzlu sıvılar.Kapı onune dusen yapraklardan habersız anlatır “eskı sevgılı”yı sarkılar eslıgınde..yudumlar yudumları getırırken kalkma zamanı gelır sandalyeden.ıkı dost  yaratanın huzunlerıyle bogulmus kentte yurur.ılk cıkan yıldıza bakıp iyi dilekler dileyerek…

Sarıdan grıye gecıs noktasında bıter hersey…Alınan yuzde bılmem kaclık alkolun etkısını gotururken sert ruzgar,kendıne gelır camurdan yaratılanın ruhu,bedenı,her mılımetresı.Ve her zaman barındıgı yere gıder ınsankızı,grı tonlarla boyanmıs huzunlu yolda,huzunsuz bır sekılde ayrılıgı kabullenerek.

2 yorum: